27.9.08

ankaradan abim geldi


Untitled
Originally uploaded by Instrumental Illness
biraz uyumak, biraz uyanmak, bol şekerleme, mavi deniz, beyaz martı, mis boğaz havası, ankaranın istanbula dönüşleri, küçüklerin gözleri, büyüklerin elleri.

önümüze gelene bir tekme

önümüze gelene bir tekme oynasak ya yine.
gecenin bi körüne kadar da saklambaç.

eve gelince ananeyaçokacıktım demeye gerek kalmadan yemeğimiz yedirilse. gece kötü bi rüya gördüğümüzde pış pışlanıp uyutulsak. sabah kalkınca bi huzur dolsa içimiz yine.


ama tatil güzel şey. ve evet; önümüze gelene bir tekme.

26.9.08

en son sana vuruldum


dElay ►Old schooL
Originally uploaded by
dElay

3 haftada okuldan yorulan tek insan olma özelliğini bünyemde barındırdığım için lenslerimle uyuyakalıyorum. kızarmaktan bi hal olan gözlerim patlamamalı. bunu istemem.

okulda kestirme yollar keşfediyorum, hergün. ordan gidilmez, burdan gidilir. okulumun bankları güzel. rahat, geniş, yatılası. yatınca göklere bakılası. hamile kediler var. ellerimle beslemelik. kütüphaneden kitaplar alınır, kitaplar verilir. okula sırt çantasıyla gidilir. iki karışlık çantalarla okulda zor dostum zor.

adım başı tanıdık. arkadaş değil, tanıdık. eskilerden, biyerlerden, küçük bi küslük, bi zayıflık anı. geçmişimle barışmalıyım artık, evet.


bayram var dinlenmelik. ama bayramdan sonra her şey daha zor, daha yorucu. havalar daha soğuk.


kendini bi britney spears, bi paris hilton, hadi bilemedin bi demet akalın zanneden insanlar var. o edayla salınıyorlar her yerde. öyle bi özgüven. her gün yüz yüze. hayattan soğuma sebebi.

25.9.08

salt


parmaklarıyla tırnak işareti yapanların parmaklarını kırmak istiyorum artık.

24.9.08

ceteris paribus



Originally uploaded by tiavir

i n s a n

b a z e n

ç o k

y a l n ı z.

23.9.08

avec

bakınız facebook' ta beni ne seçmişler:


- best mother (potential)
- most loyal
- best companion on a desert island


gülsem mi ağlasam mı. neyse tenkü tenküü çok tenkü.

bu iş zor yonca


cataflam' sız günler geçmiyo dostum.
bi içiyosun bir gün boyunca dünya gözüne ayrı bi güzel görünüyor. hayat artık daha kolay geliyor. ama öbür gün, ah o öbür gün hemen bi tane daha içmen gerek. zamanı iyi ayarlaman lazım. hadi saatlerimizi ayarlayalım.

22.9.08

pirkanis

franssça bana bunu da yaptırdı sonunda. utanarak, kendi kendime teessüf ederek söylüyorum ama evet yaptım. ilkokul 1'den itibaren ingilizce derslerinde kelimenin telaffuzunu törkiş bi biçimde altına yazanları uyaran ben, "öyle yapma öğrenemezsin" diyen ben, yapana yaptırana uyuz olan ben; bunu da yaptım sonunda. gözlerim açık gitmez. iki alemde de pirupak, pek rahat ederim.
zor dil cidden. olanları dışla olmayanları getir gibi bi felsefe benimsemişler. şu an için bilgim yalnız sayılar dahilinde ama her ders benim için bir meydan muharebesi zorluğunda geçiyor. yarınki dersi düşünmek midemi kaynatıyor. burun kıvırdığım almancamı, o güzel dili her gün daha çok özlüyorum.
olgunlar ana baba günü george. kitap alan, satan, pazarlık yapan ohoo. bir sürü genç; hevesli, azimli, umutlu insan kitap pazarlığında. ellerde poşet poşet test kitabı. bi an önce dershaneye yetişme telaşları. yıl içinde sıkılıp, o kitapları çözmeyi bırakacaklarından habersizler. "ama bu yıl çok düzenli çalışcam" diye düşünen zihinler de var, olmaz mı?
daha önce de demiştim, alkım süper bi yer. % 50 indirimde şu ara. 5 kitaba 35 ytl verdim. içten içe, tek taraflı bi şekilde seviyorum kendilerini.
bi de ankaranın o iğrenç günleri başladı. hava ne sıcak ne soğuk. bi yapışkan, bi yapmurlu, bi güneşli, bi bulutlu. ne giysen biraz eksik ne çıkarsan biraz fazla. bütün buluşmalar el mahkum alışveriş merkezlerinde. buluşalım sıkış tıkış.

19.9.08

peki biz, ikimiz?

dali geldi dali. ben picasso' ya da gidememiştim zaten. onlar gelir ben gidemem. bunlar normal şeyler artık benim için.
bu ara billboardlar ekstra rahatsız edici. her yerde i.melih ve onun su sıkıntısına bulduğu çareler. çok aradım taradım ama bulamadım o fotoğrafını. şöyle anlatıyım. sanki kendisi döşemiş kızılırmaktan gelen suyun borularını. öyle bitap düşmüş bir halde. saç baş dağılmış, her zamanki o bakımlı başkan edalarından vazgeçmiş de halkın içinden biri gibi poz vermiş. aman aman yani. her semtte, her trafik ışığında görmek mümkün bu fotoğraflarını. başlık da "ankara 20 yıllık suyuna kavuştu" . 20 yıl sonra çoğumuz kanser filan olabileceğimiz için ondan sonrasını düşünmesine gerek yok beyimizin.
bi de her yerde aysun kayacı var. journey' le anlaşmış hanım kızımız. her köşe başında arz-ı endam ediyor.
bu ikiliyle kaplı ankara. hani es kaza yolunuzu filan şaşırdığınızda size her daim arkadaşlık edebilecek kapasitedeler.

kornişon


hiç yazasımın olmadığı zamanlar bunlar. kendimden sıkılıyorum, yaşadığım günlerden bunalıyorum. herkes benden aslında kaçıcakmış da gözgöze gelince mecburiyetten konuşuyormuş gibi hissediyorum. ama sanırım bunu önce ben başlattım. "biri mimlese de yazsam bişeyler" derken beklenen mim jane hanımdan geldi. hoş geldi.

1.Blog yazmaya ilk ne zaman başladın?

kaşla göz arasında sanırım. daha önce ufak tefek bi girişimim olsa da ilk normal bloguma 2007 temmuz' da başladım. onu da remedios' u tesadüf eseri bulup da okuyunca bi de öss' ye tekrar girmeye karar verince açmıştım.


2.Blog yazısı konularının belli bir çizgide olmasına özen gösteriyor musun?

hayır. özensizlik benim göbek adım canlar. bilirsiniz tembel bir bünyeyim zaten. yani belli bi çizgisi olan bloggerları tebrik ediyorum ama ben kendimden sıkılırım öyle olsam.

3.Blog yazmayı ne kadar sürdüreceksin?

sıkılana kadar devam eder sanırım. ya da birileri beni sıkana kadar. ama daha çok var gibi sanki.

4.Blog yazmak senin için eğlenceli bir uğraşken, şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?

artan bekleyiş mi? yokcanımdahaneler!
ama bazen hiç yazasım yokken kendimi zorlayıp; "yazmalıyım" diyorum. bazen de günde 2-3 başlık açmak geliyor içimden ama "daha yeni yazdın. dur şimdi icat çıkarma" diyorum.
yani kendi işimi kendim zorlaştırıyorum. vardı ya kimyada böyle bişey. tepkimeye bişey ekleyince dengeyi sağlamak için öbür yöne kayıyodu filan. ordan işlemiş olabilir içime.

5.Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor musun?

yo. blog yazmak güzel şey.


ben de kristen' ı, bi sandalye çek ve otur' u, dilök' ü ve tyler' ı sobeliyorum.



bu arada kornişonun konumuzla hiç alakası yok ama kendisi tyler dördın' a kişisel ithafımdır.


18.9.08

yine bir intihal, aldı bu gözlüğümü


PLAGIARISM
Originally uploaded by AMICHAELMURRAY
plagiarism kötüdür, tu kakadır. bugün biz bunu işledik. aferin.

17.9.08

farkındasın ki 4 doğru 1 yanlışı götürür

alt shift yapa yapa canından bezen ben. ordan oraya koşturup fransızca dersi alabilmek için helak olan ben. kütüphanede bi türlü aradığını bulamayan ben. onun yerine beğendiğini alan ben. daha bismillah demeden, hocayı bile görmeden calculus çalışan arkadaşlarını anlayamayan ben. alman hocanın ingilizcesini anlamayan, amerikalı hocayı görünce vatan toprağına adım atmış gibi sevinen yine ben. aradığı topluluğa bir türlü erişemeyen tabi ki ben. ders programı 3er saatlik boşluklarla dolan yegane kişi ben. bozuk parası olmadığı için "biz size sonra verelim hocam" a sürekli maruz kalan tek saf ben. "kış gelince, kar yağarsa ben bu merdivenlerde kayıp düşerim" diye gözlem yapan ben.
ama fransızca öğrenince daha güzel bi insan olucam. söz.

16.9.08

syllabus

bu sıcakta boyununa sıkı sıkı poşu bağlayıp, abercrombie tişörtün olduğunu gözümüze sokacağına git bi duş al kardeşim ya. öff berbat kokuyosun!


tavşan dağa küsmüş yine. kendi kendi yer bitirirmiş. bi bakmış yiyecek bişey kalmamış.

15.9.08

fevr-i

tavernada tabak kırar gibi kalp kıranlar var. canları acıdığı için böyle olduklarına inanmak istiyorum. el uzatıyorum. parmaklarımı kemiriyorlar. beni kırmalarına takılmıyorum. bunu aşabileceğimizi umuyorum. aştığımızda her şey çok güzel olur diye aldırmıyorum. aşabiliriz diyorum. biz yapıveriyorum. oysa farklıyız. ben asla öyle yapmazdım. yapmam.
bi adım gidiyorum. bin adım kaçıyorlar. kaçarken tuzak kuruyorlar. bi adım daha gidiyorum. artık ben ölüyorum. aldımverdimbenseniyendim.
ordan burdan alınmış sözcükler. basma kalıp cümleler. "çok büyüdüm ben, erken olgunlaştım" sahteciliği. bıktım sanki.
kendimi ordan oraya atasım var.

14.9.08

picama

rutin bir pazar
herkesi sıkar.

benbunubugünöğrendim


meandballoons
Originally uploaded by
danske

insan yenildikçe güçlenmiyormuş azizim


k a z a n d ı k ç a güçleniyormuş.

12.9.08

bonçuk pinçik

abdullah gül gayet pala bıyıklı birisiyken zamanla rte' ye özenmiş olmalı ki bıyıkları minimalizmin doruklarında bu ara. dikkat ettim, ordan biliyorum.

son zamanlarda ece temelkuran' ı televizyonda çok sık görmeye başladım. her seferinde de süper pabuçlar giymekte kendileri. vera' ya haber veresim geliyor, sonra ders çalışsın diye söylemiyorum filan. ama evet, cidden ayakkabı seçimi on nomero.

pozitif düşünmenin hayatımda hiçbir faydasını görmedim. oysa negatif düşüncelerim beni kötüsüne alıştırıp süpriz yapıyo en sonunda. süper bişi. tavsiye ederim.

11.9.08

çiçek aç çiçek

mutlu son.
bi nevi dönüm noktası.
oh be!

10.9.08

düğüm


feeling blue
Originally uploaded by
iloki

insanlar. insanlar değişik. insanlar farklı. beni değiştiren etkileri var. beni üzen, şaşırtan, tedirgen eden, sevindiren. var bunlar.

tam bir insana alışmışken gitmesi. gitmesini hiç istememem. onunla birlikte gitmek istemem. geride kalanlar olarak ona el sallamak. üstelik tam da bir yıl önce ondan nefret etmişken, beni bu denli üzdüğü için ona küfür etmişken, benle dalga geçtiği için gözyaşı dökmüşken.

ama sonra alışmam, çok alışmam. aramızda bir sürü düğüm olması. benim zorunlu kalmam. onun gitmesi. benim hiç gidemeyişim. bu yaşamda sıkışıp kalmam. herkesi kırıp geçmem. herkesin beni yavaş yavaş öldürmesi.


yeni insanlar var hep. alışmam gerek. alışmak istemiyorum gibi. sanki. abuklar ve de sabuklar. güldüğüm şeylere gülmüyorlar. bense onların güldüklerine; kendilerini yalnız hissetmemeleri için gülüyorum. bunu neden yapıyorum? iğrenç hissediyorum. her şey boğazımda tıkanıyor.


eskiler yoklar. bi şekilde yoklar. bomboşlar. dopdolular. bana karşı kızgınlıkla dolular. beklerler. beklerler beklerler. hep fazlasını isterler. yorgunum.
hiçbir şeyin anlamı yok. ama her şey fazlasıyla anlam yüklü. göremiyorum, anlayamıyorum. napmam gerektiğini hiç bilmiyorum.
boğazımda büyük bir düğüm var sadece.

9.9.08

Psıhalıve


Psıhalıve ( Hampal )
Originally uploaded by cansu_gs
ama o nasıl bir lezzet, nasıl nasıl nasıl?

hayal kırıklığı

ön yargılarımızdan kurtulmayız çocuklar. ama çok düşmanımız var emin olun. herkes mi türkiye' ye karşı olur yahu? yunanlar adalarımıza dikmiş gözünü zaten. neyse ne diyoduk. ön yargılarımızdan kurtulmalıyız, empati yapmalıyız ki üniversite hayatımız kolaylaşsın. ama şunu iyice anlayın ki biz çok yalnız bir ülkeyiz. hani bi adam ödül alırken de demişti. sahi neydi onun adı? herkes arkamızdan iş çeviriyor vallahi. aa pardon ben size üniversitemizi tanıtıp, ön yargılarınızdan arınmanızı sağlıycaktım. bu seneki öğrenciler çok zeki hakkaten. aferin. bitti.


sıcağın altında eridiğim bittim yahu. ama evet sıcaktan değil, sinirimden.

7.9.08

kalbe beyn

alkım' ı seviyoruz. bize tee kaç gün önce orhan pamuk' u getirdi. hem de upucuza. gerçi biz bugün bitirebildik. ama aklım' ı seviyoruz evet. içerde rahat koltukları var. klimaları püfür püfür.

italia74


pabuçlar deniyorum. beyaz pabuçlar, mor pabuçlar, lastik pabuçlar, bez pabuçlar. pabuççu kız numaramı soruyor. 6 diyorum. 36 getiriyor. hayır hayır öyle değil ki ama.

al şu takatuları takatukacıya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse, takatukaları takatukacıdan takatukalatmadan getir. ya da yok yok sakın getirme. gözüm görmesin.

6.9.08

rüzgar bizi götürür

hem höm him.
banyodan çıkar çıkmaz koşuyorum acelem varmış gibi. koş dide koş. ellerimi yıkıyorum bol sabunla. kafamı kaldırıp aynaya baktığımda farkediyorum yaptığım saçmalığı. artık şaşırmıyorum. bir yıldır bu böyle. her banyo sonrası eller yıkanır. tam durulanırken aynada kendini görünce şaşırılır. gülünür. gül bol bol. nedenini merak ediyorum. çok merak ediyorum.


bir ev istiyorum. yapayalnız. tek başına kalmış. etrafı boş, tuzaksız, yalnızca benim. sırtı dağa dönük. içi öyle rahat. önünde deniz. iyot kokusu sinmiş çekmecelere, gece onun sesini dinle, uyu uyan, izle.


ermenistan- türkiye maçı 0-0 bitcekmiş. rüyamda gördüm.

4.9.08

örtmenimcanımbenim

-hayatımdaki sınavlardan muafiyet sınavına girsem.
-löbölölöbölölöp.
- torpil bulsak.
-purururut!
- bi şiir okuyum mu size. kanaat notu için.
-.



çok sevgili pamuk şeker rehberlik örtmenim, buzulların prensesi, uğur insanı kristen vee geçmişteolanamaetkisigünümüzdedevamedenolaylarıntensi örtmenim ipek saçlı, billur sesli, okulumuzun en güzel terlikli hocası, en en en dilök insanına çok teşekkür ederim.
çok seviyorum be.yeminlen.

charge with


dün gece farkettim. şu dexter bi nevi richie rich. ikisinde de aynı topalak baş. aynı fino burun. aynı yuvarlak çene. aynı gülümseyiş. aynı saç. aynı değil mi allasen? misyonları bile aynı sayılır bence. tamam çok aynı değil ama yakın. richie iyilerin dostu, kötülerin düşmanı. dexter sadece kötülerin düşmanı. ama iyi baba olur, evet.

3.9.08

walking home to clear my head

her sınav öncesi, her stres sonrası, her kızgın insan bakışı, her kalp kırılması, her küsme ertesi, her dandik yağlı yemek, her beklemiş süt içimi, her bilmediğim yerde yemek cezası, her başarısızlık mükafatı, her soda abartması, her uzun açlık, her uzun tokluk, her can sıkıntısı, her hata hatası, her tanımadığım insan, her ölüm şarkısı, her kavga, her kıyamet, her sıcak, her soğuk, her acı, her ekşi,her gitme, her kalma, her zorunluluk, her kararsızlık, her yanlış karar, her affetme, her affetmeme, her geçmiş, her gelecek, her rüya, her kabus, her votka, her sirke, her soru, her sual, her boşluk, her doluluk her her her her her her her her her her!
hepsi midemde koca bir delik.

2.9.08

mr. jones

bazen birini çok tanıyorum. ama nerden tanıdığımı tanıyamıyorum.

1.9.08

nolur nolur nolur

hayat bazen tam bi keşmekeş.