almanya sokak modasına şöyle bir bakış yapmak isterdim ama öyle paçoz öyle çingene bir akım söz konusu ki o kısmı direk pas geçiyorum.
pazar günü burda her yerin kapalı olması; mannheim sosyetesinin köpeklerini alıp ren nehri kıyılarında anlamsız yürüşler yapmalarının peşi sıra binbir çeşit efsane pastalarını yemeleriyle son buluyor. oysa bizim gibi iki arada bir derede kalmış, 100 tane venn şeması çizsen hep en ortada kalacak olan zavallılar için gün çok sıkıcı.
ece ile akıllara ziyan bir türk kahvaltısı örneği sunduktan sonra, alt kattan ev sahibimizin ağır roman yemeği kokuları gelir gelmez odalarımıza kapandık. 5.90'a aldığım yüz maskesini mi yapmadım, yüzbinlerce evraktan oluşan hazinemi mi düzenlemedim, çamaşırları mı katlamadım, evimizin yegane zengin besini olan narı mı soymadım neler neler yani. ama hiç biri kar yağarken yatakta kaçırdığım türk dizilerini izlemek kadar mutlu etmedi, edemez.
ayrıca burda değişik iş kolları buldum. eğer seneye mezun olup iş bulamazsam burda köşeyi dönmem için çok sebep var. tek engelim ise bu bölgede konuşulan almanca aksanını çok banal bulmam.
bu arada fena cimri bi insan oldum. mannheim beni baştan yarattı. 10 centin değerini bilen, didik didik ucuzluk takip eden bu halimle tüm annelerin örnek evladı oldum. ama gel gör ki quarklı pastalara para dayanmıyor, dayanamıyor.