29.5.09

yarın çocukların okulu var, kalkalım biz

her şeyden nem kapabilecek kadar uyanık değilim. çok sonradan düşünüp düşünüp "haa" diyebiliyorum. göremiyorum hemen. 

ama alınganlıkta üstüme yoktur.

28.5.09

look what i found!

ay aslan burcuna geçerken üzülmem, arkasından yaşlı gözlerle su dökmem, hepsi bir şeylerin işareti.
kararsızım diyebilir(di)m. beynin iki lobunun da eşit çalışması, sürekli birbiriyle iletişim halinde olması filan yurdumuz doktorlarının anneme tavsiye ettikleri şeyler. ben de bu ekole bağlı kalarak yetiştirilen bir nesilim.
ama kararsız, beynin iki lobunun beraber çalışmasının sonucuymuş.
gözlerinden öpüyorum bilim.

26.5.09

çelik ayna



Originally uploaded by kevin russ
bazı insanlar var, iyi bir şeyler olmasına tahammül edemiyorlar. büzüşük egolarından ve kabarık kıskançlıklarından mütevellit, bize yaşattıkları sinir harbini anlayabiliyoruz aslında.
ama bir tokat da bizden.

22.5.09

en tatlı sabahlar, çokokremle başlar


Pariah
Originally uploaded by Elif Sanem Karakoc
sırf kibarlık olsun diye yapılmış iltifatları bilirsiniz. hatta çoğu insan aynı kibarlıkla bunları kabul etmeyi, "teşekkür ederim, aslında ben o kadar değilim ama bunları senden duymak iyi oldu" filan demeyi de bilir. sonrası, can ciğer kuzu sarması.

bazı şeylere sadece kendisi kafa yoran insanlar tanıyorum zaten. çok iyi biliyorum o "içim içimi yedi", "o kadar çok düşündüm ki ne düşündüğümü unuttum" hissini. 
 haklısın ama gereksiz telaşlısın derler. afaki bir çaba dersin. 
der misin?

20.5.09

kalan


kalan
Originally uploaded by kemgöz
bugün kendime bel fıtığı teşhisi koydum. bunun hatrına kendime tatil ilan ettim. parkeler boyunca sırt üstü yattım, olası sorulara olası cevaplar düşündüm.

19.5.09

tazecik

dünyanın bütün sivrisineklerini odamda, sıtma olabilirim eli kulağında. sıtma demişken orjinal hastalık isimlerimiz var bence. kuşpalazı.
3 farklı boyut hakkındaki hesaplamaları 2 boyutta çizmeye çalışmaktan ziyade başka hesaplar peşinde koşmaktayım. yo yo küçük hesaplar değil. boyumu aşan şeyler bunlar. hazırım, gidebiliriz ama şartların olgunlaşmasını bekliyorum.
süprizler, şarkılar, saatler geçiyor. görebileceğim her yere bir takvim koymuşum ama ihtiyacım olduğunda hep kafamdan düşünüyorum. zihni çalıştırmak lazım.

17.5.09

çok fazla olay olmuyor mu? nefes almak zor, kafanı kaldırıp bakmak daha zor.

13.5.09

niğğşan

bir takım insanlar düşüncesizliğin sınırlarını yüzsüzlükleriyle zorlasa da bu benim beatles dinleyip mutlu olmamı engellemiyor. saatimi bileğimden her çıkardığımda pineklediğimi farkediyorum o kadar.
gerçi bir takım dedim de aklıma az önceki maç geldi, mutluluğumu gözden geçirebilirim.

12.5.09

bugün seni mutlu eden 2 şey neymiş Saba?

bütün ödevlerin gruplar halinde yapıldığı, projesiz bir anın geçmediği, sayfalar dolusu sıkıcı kağıtların okunup, sayfalar dolusu sıkıcı yazıların yazıldığı zamanlardan geçip, son zamanların en berbat gününü arkada bırakıp kendimi eve atmıştım ki eurovision izledim. baklavanın üstüne bal dökmek denilen şeydi. biraz dansöz, üç beş havada takla, bir acele, bir telaş, üç tane fazla kıvıralım, halay da katalım, seksapelimizi gösterim. oo törkişdilayt, yea. biraz sakin biraz yavaş ya. seneye hoptek figürlerini de ekleyeceklerinden eminim.
neyse ki hemen kanal değiştirip binbir gece'ye geçiyorum. "yapma Onur gurur aşkta taşınacak silah değildir." diyorlar. koca koca holding sahiplerinden boşvermiş tavırlar. yönetim kurulu toplantısı 15 dakika sürüyor filan. bize sponsor olurlar mı diye geçiriyorum aklımdan.
sonra saba tümer'i açıp ebru şallı'yla pilatesİMİZ, sağlığIMIZ, aileMİZ temalı ulvi söyleşiyi izleyeyazdım.bir bar çikolata, günde iki fincan yeşil çay, Dr. Murad, c vitaminli göz kremi, kivi maskesi, evrenden torpilim var vs vs vs yürü git bacım.
kısacası salı günü televizyonda hiçbir şey yok. yani genelde de yok ama bugün sinir bozucu.
beni yol tutar. seni de tutarsa gel gündüzle gece olalım.

10.5.09

anlamsız hareketler silsilesi

bazen insanın canı arkadaşı olur ya. nadiren. i ş t e.

1.5.09

bekle bekle öl

çok yağmur yağmasından ziyade yağmurda çok ıslanmayı bekliyorum bir gün. ve o gün yalnız olmamayı. beklemekten sıkılıyorum. başka bir yolu olsa bir dakika durmam zaten. güney afrika'ya gidebilirim, isveç' e ya da estonya'ya. sıkılabilirim, ölebilirim, gördüğüm bütün 3'lerden kaçabilirim, en sevdiğim derginin son sayfasını okuyup bir kenara bırakabilirim, chuck'ı gözlüksüz izlemek konusunda ısrarcı olabilirim. ama genelde beklerim.