9.5.10

uninvited

anlık mutluluğun sebebi vardır pek tabi, iyi insanlar, güzel arkadaşlıklar, harika şarkılar, umut vaadeden planlar ve cüneytsel bir deyimle 'maximum ignorance'. gerçi bu son kısmın çalışması hiç bitmez, her şeyi gör, herkesi düşün, hepsini fark et sonra omuz silk, zorlayıcı. ama ya bir gün insan kendini de takmamayı öğrenirse?

gözümüzün önünde, ellerimizin arasında; kayan gözler, soluk benizler, çatılan kaşlar, alından damlayan terler, büyük kucaklaşmalar, minik hediyeler. hepsi düşünülmeyi, daha iyi anlaşılmayı bekleyen zamanlar, önce kendini uzun uzun anlatmayı seven ve sonra dinler gibi görünüp başka şeyler düşünen insanlar.

hadi büyük ön yargıları olan insanları es geçelim de, küçük ama hayat kurtaran ön yargılarımızı kırdığımızda da daha güzel bir dünya vaat edecekler mi?

Hiç yorum yok: