içbükey

yaptığım şeye duygusal sözler yakıştırabilirdim. ama şimdi sadece budalalığıma şaşırıyorum. sakinlğinden, özgüveninden, kimsenin düşünmediğini düşünmenden, kimsenin yapmadığını yapmandan, kimsenin olmadığını olmandan, her şeyden.

günübirlik

yedik içtik eğlendik. istanbul gördük sevindik. vaka çalışması yaptık, müze gezdik.

gelsin midyeler, gitsin rakılar derken kendimizi istiklalde buluverdik. e bulmuşken de eğlenelim dedik. yağmurla gittik, yağmurla geldik.

şimdiden özledik.

KORKUYORUM ANNE

Kürek kemiği, göğüs kafesi, omurga, kafatası, tırnak, bir ağız dolusu diş…

Romatizma, bel ağrısı, kemik erimesi. Bol et. Bol kemik. Bol damar. Kilolarca bağırsak. İri göğüsler. Sarkık ciğerler.

Ülser, halsizlik, ameliyat, kahkaha, tokat, küfür, tümör, meme, aşk, gözlük, kepek.

İş bulur, borç alır, altına kaçırır, yalan söyler, sivilcesini patlatır, kaşınır, öğünür.

Fotoğraf çektirir, kırlara koşar, kusar, öper, güler. Ot yer, hayvan yer, kaşınır, uyur.

Üzülür, düşünür, korkar.

İnsan nedir ki?

-neriman teyze, köpekler bizi içimizde kemik var diye mi ısırıyor?
-hayır, kalp yok diye ısırıyor.

13. CUMA

friday the 13th fun 1
Originally uploaded by michele cat

süper arkadaş olabilirdik, bu kadar sahte bir p e t e r p a n o l m a s a y d ı n.

lodosun gözü yaşlı

Headache
Originally uploaded by Ella Grace

19 yılın en yataktan kalkılamayan sabahını geçirdikten sonra, bütün gün nedeni belli olmayan sert rüzgarlara maruz kalınca, 17.30'daki calculus dersindeyken başımın içinde ağaçkakanlar bandosu olunca, en sevdiğim topluluğun toplantısına çok yorgun olduğum gerekçesiyle katılmayınca, eve gelip 9 saat uyuyunca, uyanıp gazeteleri okuyunca ve bütün bunların lodostan olduğunu öğrenince oh be, ama biraz şaşırmış bir oh be.

bir balık da siz kurtarır mıydınız?

ailecek dergi aboneliklerine hayır diyememek gibi bir sorunumuz var. ben genel olarak zaten hayır diyemem. babam der mesela. kapıya gelen satıcılara, trafik ışıklarında çiçek satanlara gözünü kırpmadan hayır diyebilir kendisi. ama adamın biri sağlık dergisi diye dini bir dergiye abone yapmıştı babamı geçen yıl, o zamandan beri dillere pelesenk olmuş durumda. en son 7 yaşındaki kuzenim bile dalga geçince, adamlarla kavga edip ayrılmıştı abonelikten. zaten böyle bi abonelik işine girince çıkmak çok zor oluyormuş, onu da böylece kavradık.

ama bugün annemle o tuzaklardan birine düştük. üstelik aynı dergiye ikimiz birden abone olduk. greenpeace olduğu için şu an ortalık süt liman. babam gülecek oldu bi ara, annemin bir bakışı vardı ki oof of.

daha da olsa gelmem

yemekteyiz'i izlerken içindeki yemek yapma potansiyelini keşfeden insanlar arasında olmaktan ufak çaplı bir hicap duysam da; temizlikteyiz temalı bir program yapılsa bir numaralı takipçisi olacağıma eminim.
ütü yapmayı, ütü yaparken çift çizgi sendromunu aşmayı istiyorum artık. viledayla yerlerdeki saçlar nasıl kıvrak bir bilek hareketiyle topnalabilir, elektrik süpürgesinin kopasıca başı yatağın altına hangi metodla girebilir öğrenmeliyim en kestirme yoldan. yoksa soğan doğrarken gözlerin yaşlanmaması için bin çeşit yol olduğunu gördük, denedik.

ultrason sırasında önce su içip sıkışmaya çalışan insanlar, sonra da sıkışmaktan kıvranan insanlar üzerinden kısa film yapılsın bence. zira Türk'ün aklı nerelerde çalışır biliyoruz. iphone'un bin türlüsünü yapana kadar bu insanlık dramını çözsün mühendisler önce. ayaküstü ölüyordum valla. uzun yıllar bu çileyi çekmeyi düşünmüyorum, yeni bir sistem gelmedikçe de ihmalden ölmeye razıyım. daha da olsa gelmem.