bütün ödevlerin gruplar halinde yapıldığı, projesiz bir anın geçmediği, sayfalar dolusu sıkıcı kağıtların okunup, sayfalar dolusu sıkıcı yazıların yazıldığı zamanlardan geçip, son zamanların en berbat gününü arkada bırakıp kendimi eve atmıştım ki eurovision izledim. baklavanın üstüne bal dökmek denilen şeydi. biraz dansöz, üç beş havada takla, bir acele, bir telaş, üç tane fazla kıvıralım, halay da katalım, seksapelimizi gösterim. oo törkişdilayt, yea. biraz sakin biraz yavaş ya. seneye hoptek figürlerini de ekleyeceklerinden eminim.
neyse ki hemen kanal değiştirip binbir gece'ye geçiyorum. "yapma Onur gurur aşkta taşınacak silah değildir." diyorlar. koca koca holding sahiplerinden boşvermiş tavırlar. yönetim kurulu toplantısı 15 dakika sürüyor filan. bize sponsor olurlar mı diye geçiriyorum aklımdan.
sonra saba tümer'i açıp ebru şallı'yla pilatesİMİZ, sağlığIMIZ, aileMİZ temalı ulvi söyleşiyi izleyeyazdım.bir bar çikolata, günde iki fincan yeşil çay, Dr. Murad, c vitaminli göz kremi, kivi maskesi, evrenden torpilim var vs vs vs yürü git bacım.
kısacası salı günü televizyonda hiçbir şey yok. yani genelde de yok ama bugün sinir bozucu.