31.8.08

iyidüşüntaşın!


burhan altıntop' u özlemediniz mi cancağızım?
ben çok özlediğimi farkettim de.

heygarywhatsgoingon?

brava makbıle brava!

hadi be hacı be.

aslıyeavrum.

amaan pırp.

anaaam!

ohh shet!

aferin keleş.

delüüü.

30.8.08

7th


uzun elbiseler giyiyorum.
uzun otların arasında yalın ayak dolaşıyorum.
güneş çıkınca gözlerimi kısıyorum.
kenelerden korkmuyorum.

29.8.08

tey tey

as soon as' i çok seviyorum. çok süprizli. her an "hadi kalk sinemaya gidelim" diyebilir gibi.

27.8.08

kuşburnusu

dersimiz üniversiteye kayıt. ailecek kaldık biz bu dersten.
babaların daha önemli işleri vardır hep, kimi anneler için yeğenleriyle alışveriş yapmak çok daha mühimdir. kocaman olmuşuzdur. kendimiz yaptırabilirizdir. yapabilmek. heralde yani. ama öyle değil işte. biraz özen bekler bazen insan.
aile fotoğraflarında hiç kimsenin sarılmadığı, fotoğrafçının bile dışarda bıraktığı insanım ben.

25.8.08

only once in a blue moon

bisiklet sürmek unutulmazdı hani!!!
ben nasıl unuttum? benim beynim farklı mı? ben mal mıyım?
bedbahtlık diz boyu.

23.8.08

every day my confusion grows

bi adam vardı. yeni tanıştığım. tanışır tanışmaz "ay ne salak, hiç sevmedim" dedim.
o adam dün öldü. çok üzgünüm. özür dilerim.

22.8.08

theraflu forte

çok sıkılıyorum biliyo musun?



hakettim ben bunu. buluşmak isteyen arkadaşları son dakkada ekmek. ah ah o son kişiyi ekmiycektim. çıkıyor cezası. ama napayım ya nefes alamıyoruz, sıcak çok sıcak.



ama ankara tutarsız bi yer. tabi coğrafi ve meteorolojik durumlar söz konusu. benim lise 1' de coğrafyam süperdi. tm seçseydim keşke. hep demişimdir bunu lise boyunca. neyse ne diyodum? ankaradaki gece gündüz arasında sıcaklık farkı kendini farkettirmese olmaz. yine gelenek bozulmadı sayın seyirciler. yine hastayım, hep hastayım. yatmadan önce aç camı, sabaha karşı üşüt. ballı börek vallahi.



tanrım sen benim sabrımı kitin kanatlılarla sınama.

20.8.08

look rather more bleak

tanrım, annem evde yokken güzel yemek yapabildiğimi farkettim. gerçekten güzel. hatta üstüne tatlı bile yapabiliverdim. neden acaba?

19.8.08

blip blap blop

fotoğraf çektirirken zıplama modası kimin işi? facebook' ta neden bütün kızlarımız havalarda pozlar veriyor?

ve aynı kızlarımız niçin basketbol şortlarıyla geziyor? basketbol şortu-beyaz converse-devanası çanta uyumu kimin fikriydi? kim çıkarıyor tüm bunları?

kavun yedikten sonra sizin de boğazınız acıyor mu?

mısırların tadı ben büyüdüm diye mi kaçtı? yoksa kızılırmak suyunun bir oyunu mu bu bize?

imelihgökçek artık gidecek mi? var mı böyle bi ihtimal? küçük bi umut, ha?

güneş gözlüğümü gören var mı?

17.8.08

hey eugene !


ay tutulmasına "buluttur o bulut" diyorum. kuzenim dalga geçiyor. neymiş efendim iyi ki uzay mühendisliği yazmamışım. peh.


televizyonda istanbul görünce kanal değiştiriyorum. evet ben hayatta her şeyden kaçan insanım. sobe.


6 ayda bir gittiğim kuaförüm; şarkıcı müşterisi gelmeyince saçımı köklerine ulaşmak istercesine kısaltıyor. bozuluyorum. ama aynaya bakınca teşekkür ediyorum.

kuaförde biten saça ayna tutulmasını sevmiyorum. tedirginlik sebebi. illa beğenmek zorundasın. oysa ben çoğu zaman hiç beğenmiyorum.

kuaförler fön çekerken soru sormasın. duyamayınca gülmesin. çin işkencesi.



sevdiklerin tatildeyken sevmediklerinle yaşamak zorunda olmak ne fena, ne pis , ne kaka!

arkalarından el sallarken burnunda karıncalar dolaşıyor hem.

hep gitmek isterken kalmama sebep olan nedir? nedir yani? çıksın karşıma.

15.8.08

etzel


saba tümer' i itici bulan tek insan ben miyim?

13.8.08

gogh



hayatta deli tesadüfler var. ama "tesadüf diye bir şey yok" der bazıları. aslında vardır e'fem. bir de tesadüflere küsenler vardır. tavşanlar dağa küsebilmeli bence. mantıklı. hep yaparım.






savaş çıkmadan bir kaç gün önce tek tercih tiflis tıp yazan arkadaşlarım var. tıp olsun bizim olsun dediler. öyle idealistler. ama savaş var. üzülürüm.

12.8.08

some like it with sugar, some without.


değiştirebileceklerim ve asla değiştiremeyeceklerim. korktum hep. öyle öğretildi çünkü. korkma sönmez okul bahçesinde kaldı. korkuyorum.

9.8.08

something to learn


domatese domatez

patatese patatez

denmemeli.

8.8.08

herhavzundibayn?

erken yatıp geç kalkan bir babayla, geç yatıp erken kalkan bir annenin genetik çaprazlanmasından nasıl benim gibi geç yatıp geç kalkan biri olabildi?
tanrım çok uykum var!

turşu suyu

annemle farklıyız. ama hep aynı kapıya çıkarız. ben biraz will. o biraz going to. işte tüm problem bu.

5.8.08

armour

" Yüzünü maskesiz ve çırılçıplak gösterecek aynalar, kanından aynalar yaratmak. Ne kadar derinlere dalsan da bulamayacağın bir şeyi, hiç ulaşamayacağın dipleri aramak. Çirkin bir maskeyi yüzün sanmak. Her kopuşta parçalanmak. Bir parçanı geride bırakmak, her ayrılışta, her unutuşta. Sonra izlerinden, o çürümeye başlamış uzuvlarından ve kan pıhtılarından ve korkunç öykülerinden kendini yeniden kurmaya çalışmak. Geriye doğru yaşayan büyücü gibi ölümünü yaşamından önce öğrenmek. Hiçliğe feda olmak. kendini bulmak ve yeniden yitirmek." mucizevi mandarin/aslı erdoğan